15 Mayıs 2009 Cuma

"İnternet, barışı ve kültürü yaygınlaştıran içeriklerle herkese ulaşmalı"


UNESCO Türkiye Milli Komisyonu’nun Galatasaray Üniversitesi’nde düzenlediği Herkes İçin İletişim Programı: Türkiye Uygulamaları, Sorunlar ve Çözümler başlıklı toplantıda yeni iletişim teknolojilerin var olan iletişim sorunlarının çözümüne nasıl katkılar sağlayacağı tartışıldı.

Haber ve Fotoğraflar: Nilay Vardar

GSÜ-HA (İstanbul) UNESCO Türkiye Milli Komisyonu, Herkes İçin İletişim Programı çerçevesinde Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin katkılarıyla “Türkiye Uygulamaları, Sorunlar ve Çözümler” başlıklı bir toplantı düzenledi.

Toplantının açılışında konuşan Galatasaray Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ethem Tolga, toplantıdan iletişimin güçlülerin tekelinde olmasını ve güçsüzlerin aleyhine kullanılmasını önleyen çözümler çıkmasını temenni etti. İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Özden Cankaya ise çağdaş iletişimcilerin, sonsuz sayıdaki iletişim kanallarının dünyadaki herkese ulaşmasını sağlamayı misyon edinmesi gerektiğini söyledi.

UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkan Vekili Prof. Dr. Korkmaz Alemdar, UNESCO’nun Herkes İçin İletişim Programı’nın internetin uluslararası alanda yaygınlaşmasını amaçladığını, ancak bunu yaparken muhtemel olumsuz sonuçlarla da mücadele ettiğini belirtti. UNESCO’nun uluslararası tekelleşme ve etik konusunda yeterli tartışmayı yapamadığının altını çizen Alemdar, UNESCO’nun barışı ve kültürü yaygınlaştıracak teknolojileri üretmediğini ancak içeriğini geliştirebildiği söyledi.

Bilgi toplumunun göstergesi ürüne değil bilgiye erişim

Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Prof. Dr. İrfan Erdoğan, 2000 yılında başlayan Herkes İçin İletişim Programı’nın “kalkınma için enformasyon”, “enformasyonun erişebilirliği”, “enformasyon okuryazarlığı”, “enformasyonu koruma ve kaydetme” ve “enformasyon etiği” olmak üzere beş tane önceliğini olduğunu belirtti. Erdoğan, bilgi toplumu olmanın göstergeleri olan bilgisayar ve internete erişebilirliğin üretime değil, nihai ürüne sahiplik olarak algılandığını ve böylelikle bilgi toplumuna erişilebileceği gibi yanlış bir anlayışının hüküm sürdüğünü söyledi.

İnternet içeriğine karışmanın ülkelere müdahale olarak algılanabileceği düşüncesinin UNESCO’yu bu konuda mağlubiyete ittiğini belirten Erdoğan, uygun ve faydalı enformasyonu kim verecek sorusuna yanıt arandığını ifade etti ve ekledi : “Bilgi mülkiyetin parçasıdır, değerli bilgin varsa gücünü kaybetmemek için paylaşmak istemezsin.”

Öğleden sonraki oturumun açılışında bir sunum yapan Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Prof. Dr. Ümit Atabek, UNESCO’nun Herkes İçin İletişim Programı’nın yerel ve içsel bilgi üretimini, bilgi ağlarının gelişimini, standartlaşmayı desteklemeyi amaçladığını belirterek enformasyon ve iletişim teknolojilerinin temel sorunlarını izleme, düzenleme ve içerik olarak sınıflandırdı.

Bilgiye erişimde kolaylık ve eşitlik sağlamak gerekiyor

Moderatörlüğünü Prof. Dr. Özden Cankaya’nın yaptığı Herkes İçin İletişim Programı ve Türkiye başlıklı panelde Türkiye’de bilgiye erişim, kullanım ve düzenlemeler konuları ele alındı.

Bilkent Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mustafa Akgül, bilginin üretim faktörü olduğu bilgi toplumu konusunda herkesin kafasının çok karışık olduğunu vurgulayarak, daha yolun başında olduğumuzu ve artık bunun tercih meselesi olmadığını söyledi.

Galatasaray Üniversitesi’nden Prof. Dr. Dilruba Çatalbaş Ürper de yeni teknolojilerin ödeme gücü olan ve olmayan arasında eşitsizlik yarattığını belirterek Türkiye’de bu konunun sadece teknik boyutunun tartışıldığına, erişimde eşitlik konusuna da eğilmek gerektiğine dikkat çekti.

Gazi Üniversitesi’nden Doç. Dr. Tuğba Asrak Hasdemir ise kamu politikalarını denetlemeye yarayarak saydamlık ve hesap verilebilirlik sağlayan bilgi edinme hakkının Türkiye’de çok fazla kullanılmadığına işaret ederek “Bu hakkın kullanılması için yurttaşın bilgi edinme hakkını kullanma donanımına, uygulayıcıların da bu zihniyete sahip olması gerekir” dedi.

İnternet medyasının durumunun da ele alındığı panelde İnternethaber’den Hadi Özışık, yapılması gereken yasal düzenlemelerle birlikte, internetin basın, haber sitesi çalışanlarının da gazeteci olarak kabul edilmeleri gerektiğini ifade etti.

Gazi Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ruhdan Uzun, Türkiye’deki haber portallerinde masa başı gazetecilik yapıldığını belirterek, bu durumun haberlerin doğruluk ve özgünlüğünü yitirmesine yol açtığını kaydetti.

Galatasaray Üniversitesi’nden Tolga Çevikel de internet gazeteciliğinin mevcut haliyle vaat ettiği çoksesli, katılımcı ve demokratik yapıyı sağlama konusunda sorunları olduğunu belirtti. Çevikel, sıradan internet kullanıcılarının yurttaş medyalarında haber ve enformasyon üretimine giderek daha fazla katılmalarının önemli bir imkân olduğunun da altını çizdi.

8 Mayıs 2009 Cuma

Sinepark ödülleri sahiplerini buldu

Galatasaray Üniversitesi İletişim Kulübü’nün bu sene üçüncüsünü düzenlediği Sinepark Kısa Film Festivali ödülleri 8 Mayıs Cuma günü gerçekleştirilen törenle sahiplerini buldu. Sinepark’ ın en iyi filmi Hürrem Erman Özel Ödülü’nün de sahibi olan Fırat Mançuhan’ın yönettiği Sapak oldu.

Haber: Samet Ceyhan

GSÜ-HA (İstanbul) Bu yıl Türkiye çapında 205 kısa filmin yarışma için başvurduğu Sinepark Kısa Film Festivali ödülleri 8 Mayıs Cuma günü gerçekleştirilen törenle sahiplerini buldu. Fırat Mançuhan’ın yönettiği Sapak filmi Alabora bölümünün ve Sinepark’ın en iyi filmi seçilerek 2 bin 500 TL'lik Hürrem Erman Özel Ödülü'nün sahibi oldu.

Galatasaray Üniversitesi Coşkun Kırca Salonu’unda gerçekleştirilen ödül töreni Nesil Ayan’ın gitar dinletisi ile sona erdi.

Toplam 10 kategoride ödül alan filmler ise şu şekilde sıralanıyor:

Alabora - En İyi Film, "Sapak", Fırat Mançuhan

Korku Tüneli - En İyi Film, "Kara Defter", Can Akdağ

Komikaze - En İyi Film, "Tek Notalık Adam", Dağhan Celayir

Çarpışan Aramalar, En İyi Film, "Argu", İhsan Öztürk, Ersen Çıra

Atlı Karınca - En İyi Film, "Tektip", Baran Can Eraslan

En İyi Görüntü Yönetmeni - "Geri Dönüşün Günlüğü", Barış Özbiçer

En İyi Senaryo, "Sapak", Fırat Mançuhan; "Oktan Bir Aşk Hikayesi", Gizem Elçi

En İyi Kurgu, "Kara Defter", Can Akdağ

En İyi Kadın Oyuncu, "Tek Notalık Adam", Sanem Öğe

En İyi Erkek Oyuncu, "Tek Notalık Adam", Şahsuvar Aktaş

Korku Tüneli Mansiyon Ödülü, "Tahta Parmaklıklar", Gökhan Mezarcı