28 Aralık 2009 Pazartesi

Ceza hukukunda terör suçları tartışıldı

Türk Ekonomik Hukuk Araştırmaları Vakfı (TEHAV) ve Türk Ceza Hukuku Derneği (TCHD), Galatasaray Üniversitesi'nde “Terör Karşısında Ceza ve Ceza Yargılaması Hukukunun Özellikleri” isimli bir panel düzenlediler.

Haber – Fotoğraf: Mizrabi Cihangir Balkır

GSÜ-HA (İstanbul) 24 Aralık Perşembe günü GSÜ Coşkun Kırca Salonu'nda gerçekleşen panel, TEHAV başkanı Av. Işıl Baytok'un konuşmasıyla başladı. Konuşmasında Türkiye’de terör konusunda ceza hukuku teorisini geliştirmek gayesinde olduklarına vurgu yapan Baytok, konunun ekonomik boyutuna da değindi:

“Terör eski çağlardan beri süregelen bir sorun. Devletler işçi çıkarıp savunmaya para yatırmışlar. Türkiye'de de terör yüzünden kalkınma yavaşlamış, sadece PKK'ya karşı 120 - 130 milyar dolar harcanmıştır.”

Baytok’un açılış konuşmasından sonra başlayan ve Av. Fehmi Demir'in yönettiği panelin konuşmacıları ise, Bahçeşehir Üniversitesi'nden Prof. Dr. Feridun Yenisey, Av. Fikret İlkiz, Galatasaray Üniversitesi’nden Doç. Dr. Emre Öktem, Doç. Dr. Ümit Kocasakal ve araştırma görevlisi Gülşah Kurt Yücekul idi. Demir, terörizmin getirdiği istikrarsızlığın emperyalist ülkelerin iktidarını perçinlediği tespitini yaparak sözü konuşmacılara bıraktı.

Panelin “Uluslararası Hukukta Terörizm” başlıklı ilk konuşmasını yapan Öktem, terörün artık ülke sınırları içinde düşünülemeyecek boyutlara ulaştığını söyledi. Öktem, aşırı solcu Japon Kızıl Ordusu'nun Filistin'e destek için İsrail'de bir ABD uçağını kaçırmasını ve bu uçakta öldürdüğü çoğu yolcunun Porto Ricolu olmasını örnek verdiği konuşmasında, özellikle uluslararası sözleşmelerde terör tanımının yapılmasından kaçınıldığı üzerinde durdu. Çoğu sözleşmenin ulusal kurtuluş savaşçılarının kendi kaderlerini tayin için yaptıkları eylemleri terör saymadığını belirten Öktem, bu bakışın tamamıyla siyasi olduğunu söyledi.

Panelde “Karşılaştırmalı Hukukta Terör Suçları” başlıklı bir konuşma yapan Yenisey ise, demokratik hukuk devletlerinin kendilerini koruyabilmeleri için istihbaratın gereğine ve önemine vurgu yaptı. Bilgi toplamanın kişisel özgürlükleri ihlal edebileceği için devletlerin istihbarat yetkilerinin mutlaka kanunla belirlenmesi gerektiğini vurgulayan Yenisey, uluslararası hukukta istihbarat ve makul şüpheye ilişkin üç yaklaşım örneği verdi:

“Birincisi, ABD'nin Guantanamo'da uyguladığı idari kısıtlama ya da idari yakalama, yani yargı önüne çıkarılmadan hükümet kararı ile alıkoyma. Bu durumda muhbirin kimliği açığa çıkmasın diye kişiye hangi şüphelerle alıkonulduğu da söylenmiyor. Bunun daha ötesi İsrail modeli, onlar şüphelendikleri kişinin evine nokta atışı bile yapabiliyorlar. İkincisi İngilizler'in 'control order' yöntemi. Suç işleyeceğinden şüphelenilen kişi, hakimin verdiği kararla denetim altına alınabilir, tutuklanabilir yahut ev hapsinde tutulabilir. Üçüncüsü ise Alman yöntemi, yani suç işleyecek kişinin suçunu engelleyici suçlar yaratmak. Suç işleyecek olanlar, örneğin bir kampa gidip eğitim almak gibi belirli davranışlar sergileyebiliyorlar. Almanlar da terör eğitimi alma diye bir suç yarattılar.”

Panel, Kocasakal'ın “Terörizmin Finansmanı”, İlkiz'in “Terör Karşısında Hazırlık Hareketleri ve Suça İştirakin Değerlendirilmesi” ve Yücekul'un “Terör Suçlarında Ceza Yargılaması ve İnsan Hakları” başlıklı konuşmaları ile devam etti.