GSÜ-HA (İstanbul) Galatasaray Üniversitesi ile Sorbonne Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenlediği “Master Class” programında, her iki ülkenin sinema ve dizi sektörlerindeki gelişmeler, korsanla mücadele, güvenilirlik gibi sorunların yanı sıra toplu gösterimlerin önemi öne çıkan konulardı.
Fransa’da Türkiye Mevsimi kapsamında Paris 1 Panthéon Sorbonne Üniversitesi ile Galatasaray Üniversitesi Medya ve İletişim Araştırmaları Merkezi’nin (MEDİAR) ortaklaşa düzenledikleri Master Class programının ikincisi 28-29 Ocak 2010 tarihlerinde Paris’te gerçekleşti. “Fransa – Avrupa – Türkiye: Sinema – Televizyon – Yeni Medya: Kültürel Benzerlik ve/veya Farklılıklar” konu başlığı altındaki programa Fransız ve Türk öğretim üyeleri ve öğrencilerin yanı sıra her iki ülkenin sektör çalışanları ve İstanbul Fransız Konsolosluğu Görsel-İşitsel İşbirliği Bölgesel Ataşesi Luciano Rispoli de katıldı.
İki gün süren programın ilk gününde görsel-işitsel teknolojilerde gelinen son aşamalara değinilirken Fransa özelinde Avrupa pazarında yeni rekabet koşulları, Türk sinema endüstrisinin güncel konumu tartışıldı. Bu çerçevede Türkiye’den katılan yapımcı Mehmet Altıoklar son 10 yıldır, Türk Sinema endüstrisinin çok önemli gelişmeler kaydederek “stratejik sektör” özelliği kazandığını, yerli filmlerin genel film tüketimi içindeki payı açısından değerlendirildiğinde de Türkiye’nin ABD ve Hindistan’dan sonra üçüncü sırada geldiğinin altını çizdi. Bağımsız sinema prodüktörleri birliğinden Julien Rouch ve Ulusal Sinema Merkezi’nden (CNC) Catherine Cohen, Fransa’da sinemaya destek politikalarını özetleyerek, televizyonun rekabet değil tamamlayıcı gücünün önemine dikkat çektiler.
“Toplu gösterim ihtiyacı her zaman olacaktır”
Toplantının ikinci gününde ise televizyon ve sinemada kurmacaların gelişimi tartışıldı. Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı ve MEDİAR Müdürü Prof. Dr. Dilruba Çatalbaş Ürper Türkiye’de medya sektörünün ekonomi politik açısından konumunu ele alarak, güncel durumun etkilerini tartışmaya açtı. Ar. Gör. Ayşe Toy Par, sunumunda Türk sinemasının ve televizyon dizilerinin eğilimlerine ve bu konuda iki görsel iletişim aracı arasındaki “suç ortaklığına” değinirken, Türkiye’de “ev videosu” alanında hiçbir sayısal verinin olmamasının yarattığı belirsizlik ortamını ele alan Müge Özen, “korsan”la mücadelenin aciliyetini anımsattı. Doç Dr. Hülya Uğur Tanrıöver, sinema ve televizyon izleyicilerinin tercihleri sorunundan hareketle, Türkiye’de uygulanan reyting ölçümlerinin “güvenirliliğini” tartıştı. Sinema salonlarının yaşadıkları küresel krizin, ve “Avatar” etkisiyle küçük salonların bile teknik donanıma yatırım yapma zorunluluğunun Stéphane Gaudet’nin sunumuyla ele alındığı oturumda, katılımcıların "20 sene sonra hala sinema salonu olacak mı?" sorusuna, Prof.Dr. François Garçon'un bu sorunun 19. yy sonunda da sorulduğunu hatırlatarak verdiği yanıt, toplu gösterim ihtiyacının her zaman olacağı yönündeydi.