13 Aralık 2010 Pazartesi

Galatasaray Camiası içindeki iletişim tartışıldı

Yiğit Şardan,  Galatasaray içindeki iletişimsizliği “Birinci neden Galatasaray'ın sahipsizliğidir. Galatasaray bir şirket değildir, hissedarı yoktur. Bir dernektir. Kulüpte her 3 yılda bir iktidar savaşı oluyor. Bu da iletişimde sıkıntı yaratmaktadır” şeklinde özetledi.

Haber ve Fotoğraflar: C. Güneş Seferoğlu – M. Cihangir Balkır

GSÜ-HA (İstanbul) Galatasaray Topluluğu İşbirliği Kurulu’nun  (GSTİK)  düzenlediği “Galatasaray’da İletişim Nasıl Olmalıdır”  başlıklı forumda, Galatasaray Camiası’nın büyümesinin getirdiği iletişim sorunları tartışıldı.

Galatasaray Camiası’nın 24 kurumunu bir çatı altında buluşturan İşbirliği Kurulu, her yıl bir forum düzenliyor ve Galatasaray Camiası’nın ortak sorunları bu platformda tartışılıyor. 1988 yılında kurulan GSTİK’in 1990’dan beri düzenlediği forumların, 11 Aralık Cumartesi günü Galatasaray Üniversitesi(GSÜ) Oditoryumu’nda gerçekleştirilen buluşmasına Prof. Dr. Erdoğan Teziç başkanlık yaptı.

Oturum başlamadan önce GSTİK Başkanı Av. Türker Arslan ve GS Spor Kulübü Başkanı Adnan Polat birer konuşma yaptılar. Organizasyon sahibi sıfatıyla konuşan Arslan, amaçlarının Galatasaray’daki birliği pekiştirmek olduğunu belirtti ve bu bağlamda Forum 2010’un konusunun ‘ iletişim’ olduğunu açıkladı.

Adnan Polat, GS Spor Kulübü olarak iletişim konusunda yeni bir yapılanmaya gittiklerini belirtti ve bu bakımdan Forum’un kendilerine ışık tutacağını söyledi. Mevcut durumda GS Spor Kulübü’nün Galatasaray’ın dünyaya açılan yüzü olduğunu söyleyen Polat, bundan ötürü Camia’da iletişim konusunda en hassas kurumun, Spor Kulübü olması gerektiğini belirtti.  Oturuma başkanlık yapan Prof. Dr. Erdoğan Teziç, iletişim problemi yaşamasının Camia’nın büyüdüğünün göstergesi olması bakımından sevindirici bir yan taşıdığını savundu.

Oturumda ilk konuşmacı GSÜ İletişim Fakültesi’nden Doç. Dr. Hülya Uğur Tanrıöver’di. İletişimle ilgili yerleşmiş yanlış yargılardan söz eden Tanrıöver,  ‘çağımız iletişim çağıdır’ önermesinin yanlış olduğunu vurguladı. Tanrıöver,  iletişimin olmadığı bir çağın yaşanmadığını, iletişim ortamlarında görünüyor olmanın da, iletişimin iyi yönetildiği anlamına gelmeyeceğini söyledi. Doç.Dr. Tanrıöver sözlerine şöyle devam etti:

“Emniyet Müdürlüğü’nün e-polis uygulaması her 3 günde 1 kadın ölümünü engellemiyor. Bazılarının çok memnun olduğu şekilde gençlerin Facebook’ta Twitter’da takılması gençlerin polis tarafından dövülmesini engellemiyor. CV hazırlama ve iş bulma siteleri gençlerin potansiyel işsiz olarak mezun olmasını engellemiyor.”


Tanrıöver’in konuşmasının ardından “Her şey iletişimle başlar ama hukukla biter” diye nükte yapan Teziç, sözü GS Spor Kulübü eski İkinci Başkanı ve İstanbul Serbest Mimarlar Derneği Başkanı Dr. Doğan Hasol’a  verdi. Hasol,  konuşmasında İşbirliği Kurulu’ndaki 24 kurumun neden bir araya geldiğini sorgulayarak, bu birlikteliğin kaynağı olan Galatasaraylılık’ın temel değerlerini özetledi.

Forum 2010’da kurum – birey iletişimi ile ilgili konuşan eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar, kurumun bireyde bir aidiyet duygusu yaratması gerektiğinin üzerinde durdu. Bu yaratımın önkoşulunun da kurumun bireye güven vermesi olduğunu belirten Sağlar, Galatasaray Spor Kulübü’ne de, başarılarını Türkiye’yle paylaşmadığı yönünde bir eleştiri yöneltti.

Galatasaraylılar Derneği Başkanı Volkan Karsan, Galatasaray’ın da Türkiye ile beraber toplumsal anlayışsızlığa doğru ilerlediğini savunarak,  Camia içinde bireylerin nezaket ve zerafet kaybına uğradığından yakındı. Bir iyilişmenin öncelikle kurumlar arasında gösterilmesi gerektiğini savunan Karsan, akıl vermekten çok karşımızdakini dinlememiz gerektiğini söyledi.

GS Spor Kulübü Başkan Yardımcısı Yiğit Şardan, Galatasaray’da iletişimin mükemmeliyete kavuşamayacağını ileri sürerek gerekçelerini şöyle açıkladı:

“Birinci neden Galatasaray'ın sahipsizliğidir. Galatasaray bir şirket değildir, hissedarı yoktur. Bir dernektir. Kulüpte her 3 yılda bir iktidar savaşı oluyor. Bu da iletişimde sıkıntı yaratmaktadır. İkinci neden ise Galatasaray Kulübü milyonlarca insanın tükettiği bir kurumdur. Galatasaray, balık sofralarına, plaj geyiklerine, stad  muhabbetlerine yetecek bilgi üretememektedir. Açıkçası böyle bir bilgi yoktur. Böyle bilginin olmadığı yerde birileri dezenformasyonla bunları üretmektedir.”

Forum 2010’un soru cevap kısmında önemli tartışmalar geçti. Etkinlikte söz alan katılımcılar genel olarak, Galatasaray’da bilgi almanın zor olduğunu ve söylendiği gibi şeffaf bir denetimden bahsedilemeyeceğini öne sürdüler.