Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi akademisyenleri tarafından hazırlanan “Başka Bir İletişim Mümkün” serisi ticari çıkarların ön plana çıktığı, girift, karanlık ilişkilerin hüküm sürdüğü, kamu hizmeti perspektifinin iğdiş edildiği bir medya ve iletişim düzeninin atıl seyircileri, pasif tüketicileri olarak kalmaya mahkûm olmadığımızı savunarak çoğulcu, bu dünyanın kıyısına itilmiş insanları birbirine bağlayan bir iletişimin mümkün olduğunu söylüyor.

Serinin ilk kitabı olan ‘Tüm Yönleriyle Topluluk Radyoları’, bir yönüyle yüzyıl başından, radyonun bir kitle medyası olarak kurumsallaşmaya başladığı o ilk yıllardan itibaren insanların kafasını kurcalamaya başlayan alternatif yayıncılık çizgisinin tarihine ışık tutarken, bir yandan da bu çizgi içinde kendine özgü bir gelenek olarak biçimlenen topluluk radyolarını ele alıyor.

Serinin üçüncü ve son kitabı ise dikkatini modern çağın belki de en güçlü ve en çok tartışılan medyasına yöneltiyor: Televizyon. Çok etkin ve yaygın bir kitle medyası olarak kabul gören televizyonun, ticari ya da devlet iktidarıyla şekillenen geleneksel tarihine alternatif olma adına geliştirilen tepkilerin derlenmeye çalışıldığı bu kitap, aynı zamanda etkileşim, katılım gibi kavramların izleyicinin gerçek anlamda özgürleştiği yeni bir televizyonculuk modeli içinde nasıl var edilebileceğini örnekler üzerinden tartışıyor.