Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı’nın milli marş olarak kabulünün 89’uncu yıldönümünde, Galatasaray Üniversitesi’nde Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Rıdvan Akın’ın konuşma yaptığı bir törenle anıldı.
Haber-Fotoğraf: Mizrabi Cihangir Balkır
GSÜ-HA(İstanbul) Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin İstiklal Marşı’nı milli marş olarak kabul ettiği 12 Mart 1921 tarihinin yıldönümünde gerçekleşen anma toplantısında Doç. Dr. Rıdvan Akın, Marş’la ve Mehmet Akif’le ilgili konuştu. Marş’ın manevi ve edebi değerinin yanında Anayasa’da milli marş olarak tanımlanması nedeniyle hukuki bir değer de taşıdığını belirterek söze başlayan Akın, konuşmasına Türkiye’nin 1921 Mart’ını tasvir ederek devam etti. Bu dönemde memleketin müşküliyetini anlatan ve bu durumun İstiklal Marşı’na ayrı bir anlam kattığını vurgulayan Akın, İstiklal Marşı’nı saltanat döneminde yazılmış diğer marşlardan şu şekilde ayırdı:
“19’uncu yüzyıldan Kurtuluş Savaşı’na dek çeşitli saltanat marşları yazılagelmişti: Mahmudiye Marşı, Mecidiye Marşı, Aziziye Marşı, Hamidiye Marşı, Reşadiye Marşı; ama bunlar monark ve monarşi terimleri üzerine kurulu ısmarlama marşlardı.”
Rıdvan Akın konuşmasında Japonya, İngiltere, Fransa, Amerika ve Rusya milli marşlarının hikayelerine de değindikten sonra, 1921 Mart’ında 1. Meclis’te Burdur milletvekili olan Mehmet Akif’in yaşantısından bazı detaylar aktardı. Akın, o dönemde Ankara’da kiralık ev bulmanın güçlüğünden dolayı Tacettin Dergahı’nda kalan Mehmet Akif’in İstiklal Marşı’nı burada yazdığını söyledi. Balkan Savaşı sırasında tercümanlık yapmak için Berlin’de bulunan Mehmet Akif’in bu şehirdeki temizlik ve şehircilik anlayışına hayran kaldığını belirten Akın, yine de “Batı’da marifet var ama fazilet yoktur” diyen yazarın Batı’yı övmekten kaçındığını da vurguladı. Akın son olarak Mehmet Akif’in Japonya’nın Batı’ya alternatif olabilecek iyi bir örnek olduğuna inandığına ve ayrıca şairin Mustafa Kemal’e çok yakın olmasa da hiçbir zaman karşısında olmadığına değinerek sözlerini tamamladı.