3 Aralık 2009 Perşembe

“Engelliler ayrımcılığa maruz kalıyor”

Galatasaray Üniversitesi (GSÜ), İstanbul Barosu ve Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği’nin birlikte düzenledikleri Erişilebilirlik panelinde, engelli haklarının kullanımının önündeki engelleri tartışıldı ve çözüm önerilerini getirildi.

Haber – Fotoğraf: Ceyda Ulukaya

GSÜ_HA (İstanbul) Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi, İstanbul Barosu ve Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği (TOFD) tarafından ortaklaşa düzenlenen “Erişilebilirlik” panelinde, Birleşmiş Milletler (BM) Engelli Hakları Sözleşmesi temelinde özürlü haklarının kullanımı, ayrımcılık suçu ve özürlü hükümlülerin cezalarının infazı tartışıldı. Engellilerin düzene ayak uyduramadıkları sürece toplumdan soyutlandığına dikkat çekildi.

İstanbul Barosu Başkanı Av. Muammer Aydın açılış konuşmasında engellilere yönelik ayrımcılığın insan haklarına ve iş hukukuna aykırı olduğunu vurguladı. İstanbul Vali Yardımcısı Mustafa Altıntaş da  panelin açış konuşmasında, engellilerin sosyal hayata etkin katılımını sağlamak adına, engellilerin evde bakım ve kaynaştırmalı eğitim ilkelerinin uygulanması gerektiğini söyledi.

GSÜ Hukuk Fakültesi’nden Doç. Dr. Ahmet Ulvi Türkbağ, TBMM’nin 2008’de kabul ettiği BM Engelliler Hakları Sözleşmesi’nde hakların insan onuru kavramı üzerine inşa edildiğini belirterek,  engellilik tanımının sakat kişilerin, sağlıklı bireylerle topluma katılmalarına olanak vermeyen sosyal ve fizik çevre olduğuna dikkat çekti.

İstanbul Barosu’ndan Av. Arzu Besiri, engellilerin eğitim, ulaşım, sağlık ve sosyal güvenceler konusunda ayrımcılığa maruz kaldığını ve mevcut düzene ayak uyduramadıkları sürece toplumdan soyutlandığını belirterek, “2005 yılında yürürlüğe giren Özürlüler Kanunu’nda kamu kuruluşlarına ait yapılar yedi yıl içinde özürlülerin erişimine uygun hale getirilecek denmesine rağmen bu konuda fiziksel, sosyal ve ekonomik çevreye ilişkin kayda değer düzenlemeler yapılmadı” dedi.

Av. Besiri, “engellilere yönelik ayrımcılıkla savaşmak ve engellinin öteki olmadığının topluma anlatılması” için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

-Engellilere yönelik özel eğitim ve bu eğitimi verecek kadro oluşturulmalı,
-Üniversite ve diğer alanlarda engellileri eğiten birimler geliştirilmeli,
-Fiziksel çevreyi düzenleyenler, engellilerin yaşam pratikleri konusunda eğitilmeli,
-Engellilerin haklarından haberdar olmalarını sağlamaya yönelik programlar desteklenmeli,

GSÜ Hukuk Fakültesi’nden Pınar Memiş,  ayrımcılık suçunun Türk Ceza Kanunu’nun 122. maddesi kapsamında değerlendirildiğini ve özürlü kişiye yönelik dört farklı durumda işlediğini açıkladı. Bunlar, özürlü kişiye mal satımının engellenmesi, hizmetten mahrum bırakma ya da kesintiye uğratma, özürlü olma gerekçesiyle işe almama, kamuya arz edilmiş hizmet ya da besin verilmemesi.  Memiş, özürlülük tanımının sürekli hasta olma, virüs taşıma durumuyla eşdeğer olmadığının da altını çizdi.

Özürlü mahkumun sağlığı

Oturumun ikinci bölümünde, GSÜ Hukuk Fakültesi’nden Çağla Tansuğ, özürlü haklarının hayata geçirilmesinden idari birimlerin sorumlu olduğunu belirterek, Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nın bu yönde politikalar geliştirilmesine rağmen uygulamada sorunlar yaşandığını kabul ettiğine dikkat çekti.

GSÜ Hukuk Fakültesi’nden Eylem Aksoy, cezaevi idaresinin özürlü mahkumun sağlığını korumakla yükümlü olduğunu, fiziki altyapının yetersizliği, sıhhi tesisat bulunmaması, cezaevi infaz personelinin bu konuda eğitimsiz olması gibi nedenlerle hükümlünün sağlığına uygun koşulları sağlayamıyorsa hürriyeti bağlayıcı ceza yerine alternatif infazlarla çözüm üretmesi gerektiğine işaret etti.

Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği (TOFD)  bünyesinde hazırlanan  “Yoksa engelSİZ misiniz?” isimli oyundan Sevk ve Empati isimli iki episod sergileyen tiyatro atölyesi, önümüzdeki dönemde oynayacak oyunlarının tiyatroseverlere açık olduğunu belirttiler. Atölye grubu 7 Aralık’ta Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde, 9 Aralık’ta Beykoz Ahmet Mithat Sahnesi’nde oyunlarını sergileyecek.