Haber: Özgür Erdem Uzun-Duygu Odabaşı
GSU-HA (İstanbul) Babası Attila Karsan’ın izinde gazeteciliğe çekirdekten başlayan Volkan Karsan söyleşisine 30 yıllık gazetecilik yaşamı içinde bir dönem birlikte çalıştığı ve örnek aldığı Çetin Emeç’e ayrılmış bu müze-sınıfta olmaktan duyduğu heyecanı aktararak başladı. Gazeteciliğin 7 gün 24 saat boyunca devam eden yoğun rekabetin yaşandığı bir iş olduğunu söyleyen Karsan, en onurlu kademesinin ise muhabirlik olduğunu belirtti. Karsan, Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Umur Talu gibi gazetecilerin de muhabirlik yaparak gazeteciliğe başladıklarını anımsatarak bu saydığı kişilerin, bu meslek grubunda referans olarak alınması gereken isimler olduğunu genç iletişim öğrencilerine açıkladı.
Şu an GS TV’deki Sultani’den Zirveye programının sunuculuğunun yanı sıra, iki öğrenciyle birlikte Nişantaşı’nda yerel bir gazete çıkaran Volkan Karsan, yerel gazete çalışmasını özetleyerek, “Basının geleceğinin yerelde olduğunu düşünüyorum. Günümüzdeki basın olgusu ileride yıpranmış ve fazlasıyla yorulmuş olacak. Ama yerel olan her zaman yeniliğini koruyacak. Ama yerel gazete derken, bozuk yolların şikâyet edildiği 3-5 sayfalık gazete ekleri değil, ciddi bir çalışmadan söz ediyorum.” dedi.
Karsan, yerelleşen medya dışında, yeni teknolojilerin gazetecilik sektörü için ne denli önemli olduğunun altını şöyle çizdi: “Gelecekte ses, görüntü ve yazı haberin vazgeçilmez üç dinamiği olacaktır. Artık gazeteciler, aynı anda hem iyi birer fotoğrafçı, bir blog yazarı, bunun yanında da görüntülü bir şekilde haberini hazırlayacak donanıma sahip olmalıdır. Bu çok yönlülük ve yeniliklere merak gazeteciliğin temel şartıdır.”